ATAMA MEKTUP
Uygarlık için savaş olur mu?
Uygar bir ulusta silah sesi duyulur mu?
Söyleyin kardeşlerim, uygarlık bu mu?
"Yurtta barış, dünyada barış." diyen Atanın
evlatlarıyız.
Barışın olmadığı ulusta uygarlık aramayız..
"Gözyaşı, kan" nedir bu Atam?
Sen böyle mi bırakmıştın bizleri,
Uygarlık derken bunu mu kastetmiştin?
Sanmam ki bizi böyle görünce sevinesin,
Hiç sanmam uygar olduğumuzu düşünesin!
Çağdaş uygarlık düzeyine ulaşmamızı istemiştin.
Ya bunu unuttuk,
Ya da seni yanlış anladık.
Uygarlığı; Irak'ı kan gölüne çeviren,
Afrika'daki aç çocukları görmezden gelen,
Hiç barış nedir bilmeyen
Uluslarda arar olduk..
Sen ki "Yurtta sulh, cihanda sulh"
diyordun Atam..
Nereye baksam SAVAŞ,
Nereye baksam KAN!
Unuttuk birşeyleri, unuttuk Atam...
~ Büşra Dilara KARACA ~
( 1994 - )
BÜYÜK GAZİ'YE
Sen ki hilkat denilen ummanın
En büyük incisisin
O, bu ulvi vatanın talihinin
En güzel yıldızıdır
Bir dehaet ki güneşten yüksek
Ve semavat ile ünsiyeti var ..
Sen dururken ona gelmez noksan
Kaplıdır toprağı zırhınla senin
Hep rehakar değil ey Gazi
Bu müsellah vatanın sen hem de
Ebedi bekçisisin ..
Bu mesalip–zede cemiyyete sen
Yeniden bir vatan ettin ihda
Görüyor şevk-i tuluunla senin
Yeni bir iyd-i zafer İstanbul
Kendi asar-ı dehanın belki
Sen de hayretçisisin
Kainatlarda tecelli buyuran
Halik’ın sende o hasiyyeti var ...
~ Abdülhak Hamit TARHAN ~
KUTSAL ÖZLEM
Sana hasret, sana vurgun gönlümüz,
Neredesin mavi gözlüm,
Nerde, nerde, nerdesin dost?
Bu gemi bu Karadeniz,
Sarı saçlım, mavi gözlüm,
Nerde, nerde, nerdesin dost?
Ararım izini Dolmabahçe'den,
Bir daha dönmez mi bu yola giden?
İçimde sen, gözümde sen
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?
Kurban olam yürüdüğün yollara,
Kara peçe yakışmıyor kullara,
Uyan bak bizim hallara,
Sarı saçlım, mavi gözlüm,
Nerde, nerde, nerdesin dost?
Bulutlar terinden, dağlar kokundan,
Sarhoştur sevdiğim Mahzuni bundan,
Bir daha gel, gel Samsun’dan,
Sarı saçlım, mavi gözlüm
Nerde, nerde, nerdesin dost?
Aşık Mahzuni Şerif
|
|
|
|
|
AĞLAYALIM ATATÜRK'E
Ağlayalım Atatürk'e
Bütün dünya kan ağladı
Süleyman olmuştu mülke
Geldi ecel, can ağladı ..
Doğu batı cenup şimal
Aman Tanrı bu nasıl hal
Atatürk'e erdi zeval
Memur mebusan ağladı ..
Atatürk'ün eserleri
Söyleyecek bundan geri
Bütün dünyanın her yeri
Ah çekti, vatan ağladı ..
Fabrikalar icat etti
Ata'lığın ispat etti
Varlığın Türk'e terketti
Döndü çarh devran ağladı ..
Bu ne kuvvet, bu ne kudret
Var idi bunda bir hikmet
Bütün Türkler İnön'İsmet
Gözlerimiz kan ağladı ..
Tren hattı tayyareler
Türkler giydi hep kareler
Semerkant'la Buhara'lar
İşitti her yan ağladı ..
Siz sağ olun Türk gençleri
Çalışanlar kalmaz geri
Mareşalin askerleri
Ordular tümen ağladı ..
Zannetme ağlayan gülmez
Aslan yatağı boş kalmaz
Yalnız gidenler gelmez
Her gelen insan ağladı ..
Uzatma Veysel bu sözü
Dayanmaz herkesin özü
Koruyalım yurdumuzu
Dost değil, düşman ağladı ...
~ Aşık Veysel ŞATIROĞLU ~
KALPAKLI SÜVARİ
Gecenin arkasında bir yerde,
Ufaldıkça gaz lambaları,
Nehrin omuzlarına yaslanıp
yaşlı ve dindar
Yalnızlıktan soğumuş dağlar,
Kalpaklı bir süvari dolaşırmış gizlilerde,
Köylüler böyle diyorlar,
Yatsıları..
Nal sesleri duyulur mu yağmur olursa
Ne mümkün
En usul havalarda duyulacak
Erzurum'a doğru şah damarın oynar gibi,
Gören eden yok, her nasılsa
Kalpaklı olduğunu biliyorlar.
Bir elinde kılıç, bir elinde sancak,
Kemah köylüğünde,
Fakir fukaraya azık dağıtasıymış,
Üçer arşın kefenlik,
İçlik ve mintan,
Birer kese sarı lira cep harçlığı,
Olur mu olmaz mı
Orası bilinmiyor..
Tılhas’ta bir kağnıya dokunmasıyla
bir ne halsa,
Araba traktöre tebdil olmuş
Allah tarafından.
Tercan toprağındaki kerametini
Anlata anlata bitiremiyorlar.
Köylüler böyle diyorlar..
Gecenin arkasında bir yerde,
Ufaldıkça gaz lambaları,
Nehrin omuzlarına yaslanıp
yaşlı ve dindar,
Yalnızlıktan soğumuş dağlar,
Kalpaklı bir süvari dolaşırmış
gizlilerde,
Köylüler böyle diyorlar
yatsıları..
Kemal Paşa'dır diyorlar...
~ Attila İLHAN ~
MUSTAFA KEMAL
Dağ başını efkâr almış,
gümüş dere durmaz ağlar,
gözyaşından kana kesmiş gözlerim,
ben ağlarım, çayır ağlar, çimen ağlar,
ağlar, ağlar, cihan ağlar.
Mızıkalar iniler, ırlam ırlam dövülür,
altmış üç ilimiz, altmış üç yetim,
yıllar gelir geçer, kuşlar gelir geçer,
her geçen seni bizden parça parça götürür,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.
Diz dövdüm,
gözlerim şavkı aktı Sakarya'nın suyuna,
Sakarya'nın suları nâmın söyleşir.
Hemşehrim Sakarya, öksüz Sakarya.
Ankara'dan uçan kuşlar,
Kemal'im der günler günü çağrışır,
kahrolur bulutlara karışır,
gök bulut, yaşmak bulut,
uca dağlar, dev boyunlu morca dağlar
divan durmuş bekleşir,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.
Nasıl böyle varıp geldin, hoşgeldin,
çıngı kaymış yalazlanmış gözlerin,
şol yüzünde güneş südü sıcaklık,
ellerinden öperim, Mustafa Kemal.
Senin dalın, yaprağın, biz, senin fidanların,
biz bunları yapmadık,
sen elbette bilirsin, bilirsin Mustafa Kemal.
Elsiz, ayaksız bir yeşil yılan,
yaptıklarını yıkıyorlar Mustafa Kemal.
Hani bir vakitler Kubilay'ı kestiler,
çün buyurdun kesenleri astılar,
sen uyudun asılanlar dirildi,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.
Karalar kuşanmış, Karadeniz akmam diyor,
dokunmayın, ağlamaktan bıkmam diyor,
bu gece kıyamet gecesi, bu vapur Bandırma vapuru,
yattığı yer nur olsun Mustafa Kemal,
ben ölümden korkmam diyor,
korkmam diyen dilleri toz oldu, toprak oldu,
değirmen döndü dolandı, yıllar oldu,
bir kusur işledik bağışlar mı kimbilir,
o bize öğretmedi kazan kaldırmasını,
günahı vebali öğretenin boynuna,
erdirip oldurana ana avrat sövmesini,
yüreğim kırıldı kanım kurudu,
var git Karadeniz var git başımdan,
mızıka çalındı düğün mü sandın,
bir yol koyup gideni gelir mi sandın,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im.
Ankara'nın taşına bak,
tut ki baktım, uzar gider efkârım,
çayır ağlar, çimen ağlar, ben ağlarım,
gözlerimin yaşına bak,
Ankara Kalesi'nde, Rasattepe'de
bir akça şahan gezer dolanır,
yaşın yaşın mezarını aranır,
şu dünyanın işine bak,
Mustafa'm, Mustafa Kemal'im...
~ Attila İLHAN ~
ATAM İZİNDEYİZ!
Atam, hala yaşıyorsak:
Edepsizlik sayesinde!
Altı oku soruyorsan,
Politika dehlizinde!
Hele partin senden sonra,
Devrimlerin tavizinde!
Vasfedeyim halimizi,
Kalemime ver izin de!
Yobazlarla gericiler,
Onlar bizden daha zinde!
’Atam, Atam..’ derler ama,
Bir adınız var sizin de..
Halkçılıkla devletçilik:
Anlatamam, çok hazin de..
Çoktanberi sahteciler,
Ağır çeker her vezinde!
Tek umut var, o da yalnız,
Amerikan dövizinde!
Sorma Ata’m, halimizi,
Hal mi kaldı anlatacak..
İşte geldik dizindeyiz!
Yata yata çok yorulduk,
Tatil yaptık, izindeyiz!
Sanayide henüz daha,
Cafer için lazım diye,
Amerikan bezindeyiz!
Geçeceğiz Avrupa’yı
Ama şimdi izindeyiz!
Hocamız var, hacımız var,
Uçan kuşa borcumuz var,
El oğlunun ağzındayız!
Ama bizi zor bulurlar,
Bahar, yaz, kış izindeyiz!
Evet, doğru söylemişsin:
’Türk milleti çalışkandır! ’
Biz de senin tezindeyiz!
Dinlenmekten yorulduk da,
Onun için izindeyiz!
Zinde kuvvet diye söz var,
Kimse bilmez adresini,
Ah izindeyiz, vah izindeyiz!
Bugün değil, bu yıl değil,
Çoktan beri izindeyiz!
İlerledik Ata’m öyle,
Şimdi görsen tanımazsın:
Amerikan tarzındayız!
Arasan da bulamazsın,
Otuz yıdır izindeyiz!
ON KASIM MEKTUPLARI
- 1 -
ATATÜRK'E
Yine harmanımız rüzgâr bekliyor;
Es yine es yine, samanı savur.
Çak yine, çak yine, Masmavi Şimşek!
Bu kutsal çorağın özlemi yağmur.
İn yine, in yine, Sarı Yıldırım!
Ayrıklı tarlayı aydınlat, kavur.
Bugün de gecede sayıklayan var,
Bugün de yobazca adımız gâvur
Dal şu yüce dağlar gibi tekneye
Sevgi ekmeğini mayala, yuğur.
Doğ yine, doğ yine yurdun üstüne
Sensiz yüreklerin ateşi soğur..
- 2 -
SEVGİLİYE
Üç şeyin üstüne can-baş koymuşum:
Anayurt, Atatürk ve sen, sevdiğim!
Kavak yeli esmez benim başımda
Atatürk rüzgârı esen, sevdiğim!
Diz çök Anıtkabrin mermerlerine
Herkesi kıskanıp küsen sevdiğim
Mustafa Kemal'in neferiyim ben;
Haklısın kölesi desen, sevdiğim!
Belki çıkacağız yine savaşa
Ki kalasın sen sağ-esen , sevdiğim!
Öp beni alnımdan, uğurla, bekle
Erliğimden şüpheliysen, sevdiğim!
- 3 -
ATATÜRKÇÜLERE
Öyle sırtüstü yatıp dinlenecek gün değil;
Daha yapacağımız çok şeyler var, çocuklar!
Ne kadar erken yağdı, gördünüz ya, yeniden
Nice güvendiğimiz dağlara kar, çocuklar!
İlerden, ta uzaktan el ediyor durmadan
Batılı arkadaşlar; vaktimiz dar, çocuklar!
Toplandık mı başbaşa, verdik mi el ele biz
Su çekilir, dağ çöker, bora susar, çocuklar!
Hele kuru kütükler ayıklansın bir kere
Tadından çatlayacak dallarda nar, çocuklar!
Sizi bir bir tanıyıp alnınızdan öpmeye
Mustafa Kemal yolda, hey bahtiyar çocuklar!
- 4 -
YENİ MİLLETVEKİLLERİNE
Haklısınız, bir büyük millete vekilsiniz;
Göğsünüz, kıvanç dolu, gerildikçe gerilir.
Bilin ki Atatürk'ün kurduğu Ankara'ya
Atatürk'ün yolundan yürünerek girilir.
Anıtkabre gidip de yürekten baş eğmeyen
Günü gelir çarpılır, düşer, yere serilir.
Bir avuç yobaz için, bir sürü cahil için
Devrimi çiğneyecek ayak varsa, kırılır.
Bir de bakarsınız ki her meydanda bir kere
Her genç Türkte bir kere bir Atatürk dirilir.
Bir an unutmayın ki Atatürk ülkesinde
Ahiretten önce de Yüce Divan kurulur...
~ Behçet Kemal ÇAĞLAR ~
|
|
|